Alaattin Aktaş: Çabaladıkça batmak buna denir!
Ekonomi uzmanı Alaattin Aktaş, TÜİK Başkanı Erhan Çetinkaya’nın gazetelerin Ankara temsilcileriyle bir araya geldiği toplantıyı değerlendirdi. Çetinkaya’nın fiyatları açıklamamakla ilgili eleştirilere verdiği yanıtların tutarlı olmadığını belirten Aktaş, köşesinde yaptığı fiyat değerlendirmelerini gündeme getirdi. TÜİK başkanının bu değerlendirmeleri yalanlamamasının bir tür kabullenme olduğunu ifade eden Aktaş, enflasyon hesaplarıyla ilgili şu görüşlere yer verdi:
“Biraz önce de vurguladım, TÜİK’in yazdığım fiyatları kabullenmekten başka çaresi yok, çünkü bu fiyatlar doğru. Toplantıda tabii ki bu fiyatları niye açıklamadıkları soruldu.
Bu konudaki gerekçeleri okudukça doğrusu ne diyeceğimi bilemedim!
Farklı fiyat: Fiyatları gizlemedeki klasik gerekçe belli. Örneğin domates fiyatı Van’da şu kadar, İstanbul’un lüks semtinde şu kadar, biz bir anlamda ortalama alıyoruz, o zaman da İstanbul’daki vatandaş bu fiyata domates nerede diyor ve verilerimize inanmıyor, deniliyor.
Yani özünde ’Vatandaş açıkladığımız verinin ortalama olduğunu anlamıyor’ denilmiş oluyor. Bu konu izah edilirken ‘anlatıcılığı olmayan fiyatlar’ gibi ne anlama geldiği pek belli olmayan bir ifade kullanılıyor. Oysa merak edilmesin, vatandaş ortalama fiyat nedir, bunu anlar! Yani bu yaklaşım yanlış!
Son fiyat: Bir diğer gerekçe son fiyatın akılda kalacağı varsayımı. TÜFE kapsamındaki mal ve hizmetlerin fiyatı ay ortalamasındaki düzeyi gösterdiği için son fiyata göre kıyaslama yapılıp açıklanana inanılmayacağı belirtiliyor. İyi de belki son fiyat düşük olur ve akılda o kalır. Bunu izah etmek herhalde zor olmasa gerek. Fiyat açıklamamanın bir gerekçesi de buymuş. Yanlış!
Diğer ülkeler: Gelişmiş Batı ekonomilerinin hiçbirinde fiyat açıklanmıyormuş. Yıllık enflasyonu zaten bizim aylık enflasyonumuz kadar olan ülkeler fiyat açıklasa ne olur, açıklamasa ne olur. Bu gerekçe de yanlış!
Kapsam genişledi: Bir başka gerekçe veri sayısının çok artmış olması. Bu durum izah edilirken düşük bir cümle kurularak şöyle deniliyor:
‘Çünkü 2022 öncesi İTO gibi sadece saha verisi ile (bakkal, manav, pazar…) 2020 yılından başlayan çalışmalarla artık toplam verinin yüzde 50’si dijital olarak toplanıyor ve veri miktarı kat kat arttı.’
Biliyorum cümle bozuk ama aynen böyle.
Ayrıca oradaki 2020 yılı 2022 mi olacaktı, belli değil.
Yani özensizlik, yani bir yanlış daha!
Matematik bilmemek: Ne denilmek istenildiği pek anlaşılmayan bir izahta bulunulurken basit bir matematik işlemi hatasına düşülüyor. Onlarca, yüzlerce istatistikçi ve matematikçinin çalıştığı bir kurum böylesine basit bir hatayı nasıl yapar, anlaşılır gibi değil. Söylenen şu:
‘Fiyat artışı 30-2/2=14 kat iken 60-2/2=29 katmış gibi yansıtılsın diye bekleniyor.’
Matematikte işlem sırası önce bölme ve çarpma sonra toplama ve çıkarma şeklindedir. Yani önce 2’ler 2’ye bölünür ve 1 sonucu elde edilir, 30’dan ve 60’dan 1 çıkarılınca da sonuç 29 ve 59 olur. TÜİK bunu bile hatalı yapmış; büyük özensizlik ve yanlış!
Çok çalışma gerekliliği: Son gerekçe ise öncekileri adeta mumla aratıyor… Enflasyon hesabının diğer ülkelere göre çok erken açıklandığı belirtildikten sonra ’Hesap ucu ucuna yetişirken, kalkıp bir de anlatıcılığı (ne demekse) olmayan fiyatlar ‘hesaplamaktan’ vazgeçtik, bu yüklü, ağır ve dünyada kimsenin yapmadığı bir iş’ deniliyor.
Durun bitmedi! TÜİK Başkanı, fiyatları açıklamak için bir gün daha çalışmak gerektiğini söylüyor. Çalışın!
Bu konu sosyal medyada ’TÜİK hesap yaparken herhalde hâlâ facit kullanıyor, bilgisayar bağışlama kampanyası başlatalım’ şeklinde espri konusu bile oldu.
Sanırsınız TÜİK’te excel programı hiç kullanılmıyor ve madde fiyatı açıklamamak ’Daha çok çalışmamız gerekir’ gerekçesine dayandırılıyor… Yanlış ki ne yanlış!”
(EKONOMİ SERVİSİ)